Baygınlığın Altında Yatan Esrarengiz Sebep: Bayıldığımız Zaman Vücudumuzda Neler Olur?

Hayatının bir döneminde hemen hemen herkesin deneyimlediği, fakat bilim dünyasının tam anlamıyla çözümleyemediği baygınlık olayı, yeni bir araştırma ışığında daha anlaşılır hale geldi. Bu araştırma, baygınlığın nedenini genetik bir bağlantı ile açıklayarak altında yatan esrarengiz sebepleri ortaya çıkardı. Detaylar haberimizde. ?

Kaynak: https://www.iflscience.com/we-might-f…

Bilimsel adıyla Synkope olarak bilinen baygınlık aslında oldukça yaygın bir durum.

İnsanların yüzde 40’ı hayatta en az bir kez bayılmayı deneyimler. Baygınlık sıcak hava şartları, kan veya iğne görme ve hatta zor bir tuvalet deneyimi gibi birçok farklı durum sebebiyle ortaya çıkabilir. Nörobilimciler arasında yaygın bir görüş, Synkope sırasında beynin kalbe sinyaller gönderdiği ve kalbin buna göre tepki verdiğidir. Ancak yeni bir araştırmaya göre kalbin kendi başına bir duyu organı olarak düşünülebileceğini ve bu iletişimin iki yönlü olabileceği düşünülüyor.

California Üniversitesi San Diego Biyolojik Bilimler Okulu’ndan yardımcı doçent Vineet Augustine;

‘Kalbin de beyne sinyaller gönderdiğini ve bu sinyallerin beyin fonksiyonlarını değiştirebileceğini saptadık.’ diyor.

Araştırma ekibi, 1867 yılında bulunan ve baygınlıkla ilişkilendirilen Bezold-Jarisch (BJR) refleksini yeniden inceledi. Bu refleks, baygınlık geçiren herkesin muhtemelen geçireceği üç klasik semptomla ilişkilendiriliyor: Kalp atış hızında, nefes alma hızında ve kan basıncında azalma. Bilim insanları BJR’yi 150 yıldan fazla bir süredir biliyor olsalar da, altında yatan nöral yollar hakkındaki bilgiler henüz keşfedildi.

Araştırma, kalpteki vagal duyu nöronları (VSN) adı verilen belirli bir sinir hücresi türüne odaklandı.

VSN’ler, kendileri de vagus sinirinin bir parçası olan nodose gangliyon adı verilen kümelerin bir parçası. Fareler üzerinde yapılan deneyler, neuropeptid Y reseptörü Y2 (NPY2R) adlı bir protein ifade eden VSN’lerin baygınlık tepkisinde kilit bir rol oynadığını gösterdi. Bilim insanları, optogenetik kullanarak bu VSN’leri kendileri uyardığında, deney yaptıkları fareler aniden bayıldı. İnsanlarda olduğu gibi, gözleri arkaya döndü ve göz bebekleri genişledi.

Farelerde kalp atış hızında düşüş, yavaşlayan nefes alma ve düşen kan basıncı da gözlemlendi.

Farelerin beyinlerindeki binlerce nörondan alınan kayıtlar, beyin aktivitesi ve kan akışının hızla nasıl azaldığını gösterdi. Bunların hepsi insanlardaki bayılma özellikleriyle uyuşuyordu.  Çalışmanın bir özetinde bilim insanı Jonathan W. Lovelace, ‘Gözlerinin arkaya döndüğünü ve beyin aktivitelerinin hızla düştüğünü gördüğümüzde şaşırdık. Birkaç saniye sonra, beyin aktivitesi ve hareket geri döndü. Synkopeyi tetikleyebilecek nöronları bulmuş olabileceğimizi düşündük.’ dedi.

Şüpheleri, bu belirli VSN’leri çıkardıklarında baygınlık tepkisinin ortadan kalkmasıyla doğrulandı.

Araştırmacılar, bu buluşun şimdi daha derin araştırmalara ve baygınlığa neden olan durumlar için hedeflenmiş tedavilere yol açacağını umuyorlar.Nörobilimciler uzun süredir beyinin baygınlığın sürücüsü olduğunu düşünüyorlardı. Ancak şimdi bilim insanları kalbin de bu yeni ve önemli rolünü keşfettiklerine göre, synkopenin gizemini tam anlamıyla çözmek için hem kardiyoloji hem de nöroloji uzmanlarının birlikte çalışması gerekecek.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir